İran Kürdistanı Demokrat Partisi sözcüsü Halid Azizi'nin çarpıtılmış ve spekülatif açıklamalarına bir yanıt
Asad Rostami / komalah.org
23.05.2025
Kürdistan bir kez daha siyasi ve toplumsal dönüşümlerin merkezinde yer alırken ve Kürdistan'ın devrimci halkı zulme, yoksulluğa, ayrımcılığa ve eşitsizliğe karşı mücadelenin ön saflarında yer alırken, İran Kürdistanı Demokrat Partisi'nin resmi sözcüsü Halid Azizi, partinin televizyonunda ve sosyal medyada yayınlanan bir konuşmasında sol harekete ve özellikle de bu hareketin belkemiği olan Komala [İran Komünist Partisi Kürdistan Örgütü - ç.n.]'ya karşı histerik ve çarpıtılmış bir saldırı başlattı. Bu radikal ve tarihsel hareketi “sosyalist bloğun taşeronu” olarak nitelendirdi ve Kürt hareketine zarar vermekle suçladı ki bu temelsiz, tarihsel destekten yoksun ve siyasi sonuçları bakımından tehlikeli bir iddiadır.
Bu tehlike, Kürdistan'ın devrimci halkının kendi müttefik safları içinde görmek istemediğini defalarca ortaya koymuş olduğu bir tehlikedir.
Komala hangi hareketin ürünüdür?
Komala sadece sol ve sosyalist bir siyasi hareket değil, aynı zamanda Kürdistan'ın acı çeken, çalışkan ve emekçi halkının hayatından ve acılarından doğmuştur.
Yoksul köylüler, yoksul işçiler, devrimci gençler ve ezilen kadınlarla derin bağları olan bu hareket, 1950'lerin başından bu yana, sınıfsal, ulusal ve cinsel baskıya karşı örgütlü ve bilinçli bir güç haline gelmiştir.
Azizi'nin söylediğinin aksine, Komala hiçbir zaman “ithal” ya da “bağımlı” bir hareket değildi ve bugün de değildir; aksine, İran ve Kürdistan'daki mevcut duruma verilen sahici, gerçek ve toplumsal bir yanıttır. Tıpkı Azizi'nin düşünce ve yanılsamalarının küresel sağın yanılsamalarından kaynaklanması gibi (ki bunun başında da Fukuyama'nın gülünç tarihin sonu teorisi gelmektedir), [Komala'nın yanıtı da -ç.n.] kapitalizmin barbarlık ve vahşetini sona erdirmeye yönelik küresel ve uluslararası arzu ve ihtiyaçtan kaynaklanan bir yanıttır. Bu hareketin 1979 devrimindeki aktif varlığı, İslam Cumhuriyeti rejimine karşı halk direnişini örgütlemedeki benzersiz rolü ve Şura'ların [Konseyler/Sovyetler'in - ç.n.] örgütlenmesindeki ısrarı, İslam Cumhuriyeti'ne ve bizzat Humeyni'nin kendisine yönelik sağcı, milliyetçi ve hayalperest tepkiler karşısında bu hareketin tarihsel kimliğinin yalnızca bir parçasıdır.
Halid Azizi bir yandan Mahabad Cumhuriyeti'ni överken diğer yandan da Komala'yı sosyalizmi temsil ettiği gerekçesiyle suçluyor. Ancak Azizi methiyeler düzdüğü Mahabad Cumhuriyeti'nin, Sovyetler Birliği ve Kızıl Ordu'nun desteği olmadan kurulamayacağı ve bu deneyimin Kızıl Ordu'nun varlığının bir meyvesi olduğu tarihsel gerçeğini unutmuştur.
Rejimle pazarlıklar ve devrimci sol hareketin tasfiyesi; tanıdık bir senaryo
Azizi'nin son açıklamaları, partisinin aynı zamanda kadrolarını ve liderliğini ölümcül saldırılarla hedef alan bir rejimle defalarca gizli müzakere arayışına girdiğinin çok iyi farkında olduğu bir zamanda geldi.
İslami rejim Kürt partilerinin siyasi kamplarını ve genel merkezlerini füze ve bombalarla hedef alırken, bu ölümcül düşmanla müzakere etmeye çalışmak siyasi rasyonalitenin bir işareti değil, mücadele eden halkın kanla yazılmış hatırasına ihanettir.
İslam Cumhuriyeti'nin bariz bir siyasi ve ekonomik güçsüzlük içinde olduğu şu günlerde, Halid Azizi ilerici güçleri birleştirmeye odaklanmak yerine, Kürdistan'daki solcu ve devrimci hareketlere yönelik iç baskı ve saldırılara yeşil ışık yakmaya yönelmiştir. Bu saldırıların amacı açıktır: Komala'yı, sol ve sosyalist hareketleri gelecek denklemlerinden çıkarmak, tarihsel rollerini yok saymak ve Kürdistan'da rejimin istediği gibi uzlaşmacı, teslimiyetçi ve tek sesli bir yapının oluşmasının önünü açmak. Feri sönmeye mahkum bir ışık.
Komala ve “Jin, Jian, Azadî" Hareketi; Dünden Bugüne Mücadelenin Devamlılığı
Bugün İran genelinde milyonlara ilham veren “Jin, Jiyan, Azadî” hareketi, Komala'nın on yıllar önce kurduğu aynı geleneğe dayanıyor: kadın haklarını savunmak, ataerkil temelleri yıkmak, egemen sınıfla mücadele etmek ve sosyal adalet talep etmek. Böyle bir hareketi zayıflatmak sadece rejimin ve yerel ortaklarının işine yarar. Komala, bunca yıl boyunca büyük bedeller ödeyerek ayakta kalmakla kalmadı, aynı zamanda Kürdistan'daki toplumsal direnişin belkemiği haline geldi.
Dışlama siyaseti ve siyasi oligarşi için yolun sonu
Kürdistan'ı Kum'a ya da El-Ezher'e benzeten basit analizlerin aksine, Kürdistan halkı özgürleşmenin tek yolunun kolektif irade, aşağıdan yukarıya bir yapılanma ve siyasi radikalizm olduğunu çok iyi öğrendi. Dışlama siyaseti, tek parti yönetimi ve geleceğin Kürdistan'ını kralların ve hayalperestlerin ülkesi olarak görme vizyonu pratikte yıllardır başarısız oldu.
Halit Azizi'nin halkı aydınlatmak yerine gerçekleri çarpıtmakla meşgul olduğu bugün, Komala'yı, sol geleneği ve Kürdistan'da sosyalizmi her zamankinden daha fazla savunmamız gereken bir zamandır. Kürdistan'daki ve özellikle Komala'nın temsil ettiği sol hareket, bitmiş bir geçmiş değil, yaşayan ve dinamik bir gelecektir. Hala adalet, eşitlik ve özgürlüğün gerçek sesini temsil eden bir gelecek. Azizi'nin kabusu olan şeydir bu.
Bu nefret ve tarih çarpıtıcılığıyla Azizi sonunda ya Norveç ve Bağdat arasındaki muğlak ve karanlık müzakerelerin yanılsamalarına kurban gidecek ya da ücretsiz Pehlevi otobüsüne bağlanacaktır.
kaynak: https://komalah.org
çeviri: Enternasyonal Marksist-Leninist Arşiv